Seçkin Gezginler Topluluğu. | Juva Tourism Agency - 17785
Bazı şehirler vardır, sizi yalnızca sokaklarıyla değil, ruhuyla da büyüler. İşte St. Petersburg tam da böyle bir yer. Çarların ihtişamlı sarayları, altın kubbeli katedralleri, sanatla dolu müzeleri ve edebiyatın derin izlerini taşıyan sokaklarıyla adeta bir açık hava müzesi.
Burası, yalnızca Rusya’nın değil, tüm dünyanın en etkileyici kültür şehirlerinden biri. Dostoyevski’nin kalemiyle betimlediği dar sokakları, Çehov’un karakterlerini yürüttüğü bulvarları ve Puşkin’in dizelerinde yankılanan sarayları… St. Petersburg’u keşfetmek, zamanda yolculuk yapmak gibi hissettirdi. Bu yazıda, sanat, tarih ve edebiyat dolu bir St. Petersburg keşfini paylaşıyorum.
St. Petersburg’daki ilk durağım, dünyanın en büyük ve en görkemli müzelerinden biri olan Ermitaj Müzesi oldu.
•Kışlık Saray: Müzenin kalbinde yer alan bu saray, bir zamanlar Rus Çarlarının kışlık ikametgahıydı. Altın varaklarla süslenmiş devasa salonları, barok detayları ve yüksek tavanlarıyla ihtişamı her köşesinde hissettirdi.
•Sanat Koleksiyonu: Leonardo da Vinci, Rembrandt, Van Gogh ve Picasso gibi ustaların eserlerini görmek, bu müzenin dünya çapındaki önemini kanıtlıyor.
•Müze Koridorları: Ermitaj’ın her köşesi sanatla dolu ve burayı gezmek neredeyse tüm günü aldı. Ama St. Petersburg’a gelip de Ermitaj’ı görmeden dönmek düşünülemezdi.
St. Petersburg’un en ünlü caddesi Nevski Bulvarı, şehrin hareketli ve en tarihi noktalarından biri. Burada yürürken, hem 18.yy.’dan kalma görkemli binaları hem de modern kafe ve butik mağazaları görmek mümkün.
•Gostiny Dvor: Rusya’nın en eski alışveriş merkezlerinden biri olan bu bina, tarihi dokusuyla oldukça etkileyici.
•Kazan Katedrali: St. Petersburg’un en önemli dini yapılarından biri olan bu katedral, görkemli sütunlarıyla Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nı anımsatıyor.
•Kitapevleri ve Kafeler: Burada dolaşırken, Puşkin ve Dostoyevski’nin ilham aldığı sokaklarda yürüdüğümü bilmek heyecan vericiydi. Kitapevleri ve küçük kafeler, bu tarihi atmosferi hissetmek için en güzel duraklardı.
Eğer St. Petersburg’un en gösterişli yerlerinden birini görmek istiyorsanız, Peterhof Sarayı’na gitmelisiniz. Burası, Rusya’nın Versay’ı olarak bilinen ve göz kamaştıran ihtişamıyla ünlü bir saray kompleksi.
•Büyük Şelale ve Altın Heykeller: Sarayın en ünlü bölümü, altın kaplı heykelleri ve büyüleyici çeşmeleriyle Büyük Şelale. Burada güneşin altın heykellerin üzerine düşmesiyle oluşan görüntü gerçekten büyüleyiciydi.
•Baltık Denizi Kıyısında Bir Bahçe: Peterhof’un bahçelerinde yürürken, Baltık Denizi’ne bakan eşsiz bir manzarayla karşılaştım. Doğanın ve mimarinin kusursuz bir uyumu burada kendini hissettiriyordu.
St. Petersburg’un biraz dışında yer alan Katarina Sarayı, Çariçe II. Katerina için inşa edilen, muazzam büyüklükte ve ihtişamda bir yapı.
•Kehribar Odası: Sarayın en büyüleyici bölümlerinden biri olan bu oda, tamamen kehribar taşlarıyla kaplanmış ve altın detaylarla süslenmiş. Tarihin en büyük sanat eserlerinden biri olarak görülen bu oda, zamanında kaybolmuş ve daha sonra yeniden yapılmış.
Dostoyevski’nin dünyaca ünlü romanı Suç ve Ceza, St. Petersburg’un ara sokaklarında, karanlık atmosferinde geçiyor. Bu yüzden, yazarın yaşadığı evi ve romanındaki sokakları görmek, buradaki en anlamlı anlardan biriydi.
•Dostoyevski Müzesi: Yazarın evi, bugün müze olarak ziyaret edilebiliyor ve burada orijinal el yazıları, kişisel eşyaları ve çalışma odası görülebiliyor.
•Raskolnikov’un Mahallesi: Suç ve Ceza’nın geçtiği sokakları yürümek, romanın atmosferini hissetmek açısından büyüleyici bir deneyimdi.
Şehrin en büyük ve en etkileyici dini yapılarından biri olan St. Isaac Katedrali, St. Petersburg’un siluetine hakim olan kubbesiyle dikkat çekiyor.
•Altın Kubbe: 100 metreyi aşan yüksekliğiyle şehrin en yüksek yapılarından biri olan bu katedral, muhteşem iç dekorasyonu ve freskleriyle büyüleyiciydi.
• Panoramik Şehir Manzarası: Katedralin tepesine çıktığımda, St. Petersburg’un kanallarını, geniş caddelerini ve tarihi yapılarını yukarıdan izlemek, şehrin büyüleyici yapısını tam anlamıyla hissetmemi sağladı.
Rus mutfağı, St. Petersburg’da gerçekten özgün ve doyurucu lezzetler sunuyor. İşte burada denediğim bazı unutulmaz tatlar:
•Borsch Çorbası: Pancarla yapılan bu geleneksel çorba, Rusya’nın en ikonik lezzetlerinden biri.
•Pelmeni: Mantıya benzeyen, içi kıymayla doldurulmuş bu hamur işi, kesinlikle denemeye değerdi.
•Beef Stroganoff: St. Petersburg’un en meşhur et yemeklerinden biri ve burada denediğim versiyonu harikaydı.
Rusya’nın resmi para birimi Rus Rublesi (RUB). Şehirde kredi kartı kullanımı yaygın olsa da, yerel pazarlar ve bazı küçük işletmeler için nakit bulundurmak önemli.
Rusya, Türkiye’den 1 saat ileride.
• St. Petersburg büyük bir şehir, bu yüzden metro sistemi kullanmak hem hızlı hem de konforlu bir seçenek.
• Eğer Dostoyevski hayranıysanız, Suç ve Ceza’nın geçtiği mahalleleri gezmek edebi açıdan büyüleyici bir deneyim olabilir.
• Ermitaj Müzesi çok büyük, bir gün içinde tamamını gezmek zor olabilir, bu yüzden önceden bir plan yapmak iyi bir fikir.
•Peterhof Sarayı’na gitmek için deniz otobüslerini kullanmak, hem keyifli hem de zamandan tasarruf ettiren bir seçenek.
St. Petersburg, yalnızca tarihi ve sanatıyla değil, şehrin her köşesine sinmiş kültürel derinliğiyle de insanı büyüleyen bir yer. Burada geçirdiğim her an, beni farklı bir zaman dilimine götürdü. Eğer tarih, sanat ve edebiyatla iç içe bir seyahat hayal ediyorsanız, St. Petersburg tam size göre.
23-Eki’25 & 02-Nis’26 & 28-May’26 & 01-Eki’26 & 21-Oca’26 & 20-May’26 & 11-Kas’26
