Afrika’nın en ikonik destinasyonlarını bir araya getiren eşsiz bir keşif turuna çıkıyoruz! Güney Afrika’nın hareketli Cape Town şehrinden başlayarak, Namibya’nın kızıl çöllerini keşfedecek, Botswana’nın vahşi yaşamına tanıklık edecek ve Victoria Şelaleleri’nin büyüleyici güzelliğine hayran kalacağız. Safari, doğa harikaları ve kültürel mirasın iç içe geçtiği bu yolculukta, Afrika’nın tüm renklerini keşfetmeye hazır olun!
1.Gün: Ev-Havalimanı transfer
2.Gün: Cape Town uçuşu & Şehir Gezisi & Ümit Burnu Gezisi
3.Gün: Masa Dağı & Waterfront Gezisi
4.Gün: Windhoek uçuşu & Etosha Milli Parkı transfer
5.Gün: Etosha Safari Gezisi & Swakopmund transfer
6.Gün: Swakopmund-Sossusvlei & Namib Çölü Gezisi
7.Gün: Namib Çölü – Chobe Milli Parkı geçişi
8.Gün: Chobe Nehri Safari & Victoria Şelaleleri için uçuş
9.Gün: Victoria Şelaleleri & Zambezi Nehri Gün Batımı Tekne Turu
10.Gün: Victoria Şelaleleri’nde Macera Dolu Bir Gün
11.Gün: Johannesburg uçuşu & Şehir Gezisi
12.Gün: Havalimanı Transfer & İstanbul uçuşu
13.Gün: Havalimanı-ev Transfer
Yön | Uçuş Kodu | Kalkış Noktası & Saati | Varış Noktası & Saati |
Gidiş | TK 44 | IST 01:45 | CPT 11:50 |
Dönüş | TK 59 | JNB 19:05 | IST 06:20* |
*Belirtilen tüm saatler, ilgili şehrin yerel saatleridir.
*IST: İstanbul Yeni Havalimanı
*TLS: Toulouse-Blagnac Havalimanı
*CPT: Cape Town Uluslararası Havalimanı
*JNB: Stockholm Arendal Havalimanı
Sevgili Tourjuvistler!
Tourjuva rehberimiz ile havalimanında uçuştan 3 saat önce buluşmanıza ve trafiğe uygun olarak özel transfer aracınız sizleri evinizden alarak havalimanına transferinizi gerçekleştiriyor.
Rehberinizle buluşma ve tanışma sonrası havayollarının kontuarına varsa bagajınızı teslim ettikten sonra pasaport kontrolünden geçerek uçağın kapısına geçiyoruz.
Türk Hava Yolları tarifeli seferi ile gerçekleşecek Cape Town uçuşumuzun ardından ülkeye giriş ve bagaj alma işlemlerinin ardından Afrika kıtasının en güneybatısında yer alan Cape Town, eşsiz doğası, tarihi yapıları ve hareketli kültürel yaşamıyla bizleri bekliyor.
İlk durağımız, dünyanın en etkileyici doğal oluşumlarından biri olan Ümit Burnu. Burası, tarih boyunca denizcilerin fırtınalarla mücadele ettiği ve efsanelere konu olan bir nokta. Chapman’s Peak Yolu boyunca ilerlerken okyanus manzaralarının büyüleyici güzelliğini izleyerek yol alıyoruz. Hout Bay’de kısa bir mola veriyor, dileyen misafirlerimizle fok balıklarını gözlemleyebileceğimiz bir tekne turuna çıkıyoruz. Ardından, Boulders Beach’e geçerek burada özgürce dolaşan Afrika penguenleriyle tanışıyoruz. Doğal yaşamlarını bozmadan bu sevimli canlıları yakından izliyor, harika fotoğraflar çekiyoruz. Akşamüstü şehre geri dönerek, Cape Town’un hareketli ve canlı atmosferini hissediyoruz. Günümüzü, yerel mutfaktan lezzetler tadacağımız özel bir akşam yemeğiyle noktalıyoruz.
Afrika’ya merhaba dediğimiz bu ilk günün sonunda konaklama tesisimize transfer oluyoruz ve sonrasında dinlenmek için serbest zaman.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelimizde alacağımız keyifli bir kahvaltı ile başlıyoruz.
Bugün Cape Town’un simgelerinden biri olan Masa Dağı’na çıkacağız. Dünyanın yedi doğa harikasından biri kabul edilen bu muazzam dağ, Cape Town’un her yerinden görülebilen etkileyici bir silüete sahip. Teleferikle zirveye çıkarken nefes kesici okyanus ve şehir manzaralarını izliyoruz. Zirveye vardığımızda, bulutların üzerinde süzülen muhteşem bir doğa bizleri karşılıyor. Burada doğa yürüyüşü yaparak bölgeyi keşfediyoruz ve unutulmaz manzaralar eşliğinde harika fotoğraflar çekiyoruz.
Ardından, Cape Town’un en hareketli noktalarından biri olan V&A Waterfront’a geçiyoruz. Deniz kenarında yer alan bu bölge, alışveriş merkezleri, sanat galerileri, restoranlar ve canlı sokak performanslarıyla ünlü. Burada serbest zaman sunarak, dileyen misafirlerimizin yerel ürünlerden alışveriş yapmalarına, kafelerde vakit geçirmelerine veya sahilde yürüyüş yapmalarına olanak tanıyoruz.
Gün batımına doğru Green Point Feneri ve Bo-Kaap mahallesini ziyaret ederek Cape Town’un renkli tarihi dokusunu keşfediyoruz. Akşam yemeğimizi, şehrin en özel restoranlarından birinde alarak günümüzü tamamlıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Ardından, Cape Town Havalimanı’na transfer oluyor ve Namibya’nın başkenti Windhoek’e olan uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz.
Windhoek, Almanya’nın sömürge döneminden kalan kolonyal mimarisi, geniş caddeleri ve modern yapılarıyla Afrika’nın en farklı başkentlerinden biri. Varışımızın ardından, kısa bir şehir turu yaparak Christuskirche (İsa Kilisesi), Parlamento Bahçeleri ve bağımsızlık anıtını ziyaret ediyoruz. Windhoek, tarihi dokusu ve modern Afrika’nın birleşimini en iyi şekilde sunan şehirlerden biri.
Şehir turumuzun ardından Etosha Milli Parkı’na doğru yola çıkıyoruz. Bu park, Afrika’nın en büyük ve en önemli vahşi yaşam alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Yolculuğumuz boyunca, çöl manzaralarından yeşil vadilere kadar değişen büyüleyici doğa manzaralarına tanıklık ediyoruz. Öğleden sonra Etosha’ya varıyor ve safari araçlarımıza geçiyoruz. İlk safari deneyimimizde, Etosha’nın ünlü su kaynaklarında toplanan büyük hayvan sürülerini gözlemleme şansı buluyoruz. Fil, zebra, zürafa, antiloplar ve hatta nadir görülen siyah gergedan gibi hayvanları doğal ortamlarında izlemek unutulmaz bir deneyim olacak.
Gün batımına doğru lodge’umuza geçiyor, Afrika’nın büyüleyici doğasında dinleniyoruz. Akşam, kamp ateşi etrafında yıldızlarla kaplı gökyüzü altında keyifli bir sohbet eşliğinde yemeğimizi alıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Bugün Afrika’nın vahşi doğasının kalbine inmeye devam ediyoruz! Sabahın erken saatlerinde, gün doğumuyla birlikte sabah safarisi için araçlarımıza biniyoruz. Sabah saatleri, vahşi yaşamı gözlemlemek için en ideal zamanlardan biri olduğu için, büyük kedilerin – özellikle aslanlar, çitalar ve leoparlar – avlanma sahnelerine tanık olma şansı yakalayabiliriz. Fillerin, antilop sürülerinin ve zebraların günün ilk ışıklarıyla birlikte su kaynaklarına nasıl geldiğini izlemek büyüleyici bir deneyim olacak. Safari boyunca, bölgenin ekosistemi ve hayvanların doğal yaşamı hakkında rehberimizden detaylı bilgiler alıyoruz.
Sabah safarisinin ardından, lodge’umuza dönerek kahvaltımızı alıyoruz ve ardından çöl ile okyanusun buluştuğu Swakopmund’a doğru yola çıkıyoruz. Yolculuğumuz boyunca, kurak arazilerden kıyıya kadar değişen doğa manzaralarına tanıklık ediyoruz. Swakopmund’a varışımızın ardından, bu kıyı kasabasının kolonyal atmosferini keşfetmeye başlıyoruz. Almanya’nın sömürge döneminden miras kalan rengarenk evler, geniş caddeler ve deniz kenarında uzanan palmiye ağaçları ile burası, Afrika’daki en ilginç kasabalardan biri.
Şehirde yapacağımız turda, deniz kenarında yürüyüş yapıyor, eski Alman yapılarından oluşan tarihi mahalleleri ziyaret ediyoruz. Swakopmund, Namibya’nın adrenalin başkenti olarak da biliniyor. Dileyen misafirlerimiz, Atlantik Okyanusu’nda tekne turuna katılarak yunusları ve fokları izleyebilir, ya da kum sörfü gibi ekstrem sporları deneyebilir. Gün batımına doğru, okyanusun kıyısında gün batımı manzarasının tadını çıkarıyor, ardından akşam yemeğimizi yerel deniz ürünleriyle ünlü bir restoranda alıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelimizde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Bugün dünyanın en eski çöllerinden biri olan Namib Çölü’ne doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkıyoruz. Sabah erken saatlerde, Swakopmund’dan ayrılarak Sossusvlei bölgesine hareket ediyoruz. Yolculuğumuz boyunca çöl manzaralarının giderek derinleştiğini, uçsuz bucaksız kızıl kum tepelerinin ufuk çizgisinde dans ettiğini gözlemliyoruz. Öğle saatlerine doğru, Namibya’nın en ünlü doğal alanlarından biri olan Sossusvlei’ye ulaşıyoruz.
Sossusvlei, kızıl kum tepeleriyle ünlü, adeta başka bir gezegene aitmiş gibi hissettiren bir doğa harikası. Dünyanın en yüksek kumullarından biri olan “Big Daddy”’yi görmek için tırmanış yapıyoruz. Bu devasa kum tepesinin zirvesine ulaştığımızda, önümüzde uzanan sonsuz çöl manzarasının büyüsüne kapılıyoruz. Ardından, çölün ortasında adeta bir sanat eseri gibi duran Deadvlei bölgesine geçiyoruz. Burada, binlerce yıl önce kurumuş akasya ağaçlarının kara siluetleri, turuncu kumlar ve mavi gökyüzüyle eşsiz bir kontrast oluşturuyor. Fotoğraf çekmek isteyenler için burası adeta bir açık hava stüdyosu niteliğinde!
Öğle saatlerinde çölün ortasında, gölgelik bir alanda piknik molası veriyor ve çölün büyüleyici atmosferinde dinleniyoruz. Öğleden sonra, Sesriem Kanyonu’nu ziyaret ediyoruz. Rüzgar ve suyun milyonlarca yıl boyunca şekillendirdiği bu etkileyici kanyon, doğanın nasıl sanatçı olduğunu gözler önüne seriyor. Kanyon içinde yürüyüş yaparak, çöl ekosistemine dair yeni keşiflerde bulunuyoruz. Gün batımına doğru çöldeki lodge’umuza yerleşiyor ve günümüzü, Namib Çölü’nün yıldızlarla kaplı gökyüzü altında alınacak özel bir akşam yemeği ile tamamlıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Bugün, Afrika’nın doğasında yepyeni bir sayfa açıyoruz! Sabah gün doğmadan uyandığımızda, çölün mistik sessizliğinde bir sabah yürüyüşüne çıkıyoruz. Güneşin kumların üzerine yavaş yavaş düşen ışıklarıyla çöl manzarasının nasıl değiştiğine tanık oluyoruz. Kahvaltımızı aldıktan sonra, lodge’umuzdan ayrılarak Botswana’daki Chobe Milli Parkı’na doğru yola çıkıyoruz.
Öğleden sonra Chobe’ye varışımızla birlikte, Afrika’nın en büyük fil popülasyonuna ev sahipliği yapan bu vahşi yaşam cennetinde safari maceramıza başlıyoruz. Chobe Milli Parkı, büyük fil sürüleri, bufalolar, zürafalar, antiloplar ve avcı hayvanlarla ünlü. Safari araçlarımızla parkın en hareketli su kaynaklarına yönelerek, hayvanların doğal yaşamlarını izleme fırsatı buluyoruz. Chobe, etkileyici manzaraları ve bol yaban hayatı ile safarinin en özel duraklarından biri.
Akşamüstü, Chobe Nehri kıyısına iniyoruz ve unutulmaz bir tekne safarisine çıkıyoruz. Burada, nehir üzerinde süzülen devasa su aygırlarını, kıyıda oyun oynayan fil sürülerini ve timsahları gözlemleme şansı yakalıyoruz. Gün batımı sırasında, altın rengine bürünen gökyüzü ve suyun yüzeyinde yansıyan büyüleyici ışık oyunlarıyla Chobe’de eşsiz bir anı bırakıyoruz. Akşam saatlerinde lodge’umuza yerleşiyor ve günü nehir kenarında huzurlu bir akşam yemeğiyle noktalıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelimizde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Bugün Botswana’dan ayrılarak, dünyanın en görkemli doğal harikalarından biri olan Victoria Şelaleleri’ne doğru yola çıkıyoruz. Sabahın erken saatlerinde, Chobe’de ikinci bir safari deneyimi yaşayarak, günün ilk ışıklarıyla hareketlenen yaban hayatını gözlemliyoruz. Bu sabah, büyük kediler (aslan, leopar) ve sabah avına çıkan yırtıcılar daha aktif olabileceği için, doğanın vahşi ama büyüleyici dengesine tanıklık edebiliriz. Ayrıca, bufalo sürüleri ve sabah su içmeye gelen devasa fil grupları da parkın en çarpıcı görüntülerinden biri olacak.
Sabah safarisinin ardından, Chobe Nehri kıyısında kısa bir mola veriyor ve Zimbabwe’ye doğru yola çıkıyoruz. Sınır geçiş işlemlerimizin ardından Victoria Şelaleleri’ne ulaşıyoruz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve Afrika’nın en büyük su perdesine sahip olan Victoria Şelaleleri, tam anlamıyla doğanın gücünü gözler önüne seriyor. Yerel halkın dilinde “Mosi-oa-Tunya” yani “Gürleyen Duman” olarak adlandırılan bu eşsiz şelaleyi, en güzel seyir noktalarından izleyerek suyun dökülüşünün yarattığı sis bulutları ve gökkuşaklarıyla büyüleniyoruz.
Öğleden sonra, Zambezi Nehri’nde gün batımı tekne turuna çıkıyoruz. Bu özel tekne turunda, nehir kıyılarında su içen filler, kıyıda dinlenen su aygırları ve sessizce suya süzülen timsahları gözlemleyebileceğiz. Ayrıca, bölgenin egzotik kuş türleri ve renkli gökyüzü, fotoğraf çekmek isteyenler için mükemmel kareler sunacak. Zambezi Nehri’nin huzurlu sularında ilerlerken, gün batımının kızıllığı suya yansıyacak ve unutulmaz bir doğa manzarası ile bu günü noktalayacağız. Gün batımının ardından otelimize transfer oluyor ve günümüzü Victoria Şelaleleri’nin etkileyici atmosferinde alacağımız akşam yemeğiyle tamamlıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelimizde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Bugün, Victoria Şelaleleri’nde tam gün sürecek unutulmaz bir keşif yapacağız. Sabah saatlerinde, şelalelerin en etkileyici yürüyüş parkurlarından birine çıkarak farklı açılardan şelaleyi izleme fırsatı buluyoruz. Yer yer 100 metreden fazla yükseklikten dökülen suların yarattığı sis ve gökkuşakları, burayı adeta büyülü bir atmosfere büründürüyor.
Ardından, Victoria Şelaleleri’nin macera dolu aktivitelerine katılmak isteyen misafirlerimiz için özel seçenekler sunuyoruz. Dileyen misafirler, şelalenin tam ucundaki Devil’s Pool’da yüzme deneyimi yaşayabilir. Adrenalin seven misafirlerimiz için Zambezi Nehri’nde beyaz su raftingi, doğayla iç içe bir macera sunuyor.
Öğleden sonra, yerel kültürü keşfetmek isteyenler için Livingston Kasabası’na doğru bir kültürel gezi düzenliyoruz. Burada, yerel halkın günlük yaşamını gözlemleyerek, el sanatları pazarlarını keşfediyoruz. Victoria Şelaleleri sadece doğasıyla değil, aynı zamanda bölgedeki yerel kültürle de benzersiz bir deneyim sunuyor.
Akşam saatlerinde, Victoria Şelaleleri’nin en özel mekanlarından birinde, geleneksel Afrika mutfağını deneyimleyeceğimiz özel bir akşam yemeği ile günü tamamlıyoruz.
Bu unutulmaz günün ardından, Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Güne otelimizde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Artık Victoria Şelaleleri’ne veda etme vakti. Sabah saatlerinde, dileyen misafirlerimiz için son bir keşif turu düzenleyerek şelaleleri farklı açılardan gözlemleme fırsatı sunuyoruz. Alternatif olarak, yerel çarşıları ve sanat galerilerini ziyaret ederek Afrika’ya özgü el yapımı hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.
Öğle saatlerine doğru Victoria Falls Havalimanı’na transfer oluyoruz ve Güney Afrika’nın en büyük şehri olan Johannesburg’a uçuyoruz. Johannesburg, tarihi ve kültürel açıdan büyük öneme sahip, Güney Afrika’nın ekonomik ve sosyal merkezi konumunda. Varışımızın ardından, şehir merkezinde kısa bir panoramik tur yaparak şehrin modern yüzünü keşfediyoruz. Nelson Mandela Meydanı, Sandton bölgesi ve şehir merkezindeki önemli yapılar turumuzun öne çıkan noktaları arasında yer alıyor.
Daha sonra, Apartheid Müzesi’ni ziyaret ederek Güney Afrika’nın geçmişine dair etkileyici bir yolculuğa çıkıyoruz. Müze, ırk ayrımcılığının tarihini, Nelson Mandela’nın özgürlük mücadelesini ve ülkenin demokrasiye geçiş sürecini anlatan güçlü görseller ve interaktif sergilerle dolu. Bu ziyaret, sadece Güney Afrika’nın değil, tüm insanlığın ortak geçmişine dair önemli dersler sunuyor.
Akşam saatlerinde otelimize geçerek kısa bir dinlenme molası veriyoruz. Ardından, Johannesburg’un en özel restoranlarından birinde, Güney Afrika mutfağının en seçkin lezzetlerini tadacağımız bir akşam yemeği ile günü tamamlıyoruz.
Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.
Bugün Güney Afrika’daki son günümüz. Otelimizde alacağımız sakin ve keyifli bir kahvaltının ardından, şehirde alışveriş yapmak isteyen misafirlerimiz için Johannesburg’un en popüler alışveriş noktalarına kısa bir ziyaret düzenliyoruz. Sandton City, Nelson Mandela Square ve Rosebank bölgesinde, Afrika’ya özgü hediyelik eşyalar, sanat eserleri ve yerel tasarım ürünlerini keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.
Rehberimizin belirteceği saatte havalimanına transfer oluyoruz. Varsa bagajınızı havayolu kontuarına teslim ettikten ve pasaport kontrolünden geçiyor ve uçağın kapısına gidiyoruz. Türk Hava Yolları tarifeli seferi ile İstanbul uçuşumuz gerçekleşiyor.
Ülkeye giriş ve bagaj alma işlemlerinin ardından bir sonraki gezide görüşmek üzere Tourjuvistler ile vedalaşıyoruz.
Havalimanı çıkışında sizi bekleyen ve bilgileri dönüş uçuşunuz öncesi size iletilmiş özel transfer aracınız ile evlerinize transferiniz gerçekleşiyor.
Bir sonraki Tourjuva gezisinde görüşmek üzere. Sevgiler